Edimsel koşullanmanın kurucusu olan Skinner, bu kuramı Thorndike’ın ‘etki yasası’ ilkesinden yola çıkarak oluşturmuştur. Öğrenme kuramlarının gelişimine katkıda bulunan en etkili psikologlardan biri olan Skinner, daha çok programlı öğretimin kurucusu olarak tanınmaktadır.
Skinner’e göre davranışlar iki tür koşullanma sonucunda oluşur. Bunlar: tepkisel koşullanma ve edimsel koşullanmadır.
TEPKİSEL KOŞULLANMA
Tepkisel koşullanmada davranışlar, bir uyarıcı tarafından oluşturulur. Organizmadaki tüm refleksif davranışları kapsar. Karanlıkta göz bebeğinin büyümesi, insanın limonu görünce ağzının sulanması, bir şey yediğimiz zaman ağzımızda tükürük salgılanması vb. durumlar tepkisel koşullanma ile açıklanır.
Tepkisel (klasik) koşullanma ile ilgili daha detaylı bilgi için buraya tıklayınız.
EDİMSEL KOŞULLANMA
Edimsel koşullanma sürecinde davranış, bir uyarıcı tarafından oluşturulmaz. Bu davranış organizma tarafından ortaya konulur. Tepkisel koşullanmada önce uyarıcı sonra tepki gelirken, edimsel koşullanmada önce tepki sonra uyarıcı gelir. Uyarıcı, tepkiden bağımeız degildir ve tepkinin sonucuna göre ortaya konur. Organizmanın yaptığı bir davranışın sonucunda gelen uyarıcı, hoşa giden, zevk veren bir bir durum yaratırsa davranışın yapılma sıklığını artırır, ancak davranış sonucu gelen uyarıcı, organizma tarafından istenmeyen bir durum yaratırsa davranışın tekrarlanmasını engeller. Ders çalışan çocuğa bu davranışından dolayı çikolata verirsek, ders çalışma sıklığı artarken müzik dersi için flüt çalan bir çocuğa; sessiz ol denilirse bu davranışın yapılma sıklığı düşer.
Tepkisel Koşullanma | Edimsel Koşullanmanın |
Organizma pasif konumdadır. | Organizma aktif durumdadır. |
Organizma pekiştireç almak için bir şey yapmaz. | Organizma pekiştireç almak için birtakım tepkilerde bulunmak zorundadır. |
Organizmada tepkiyi ortaya çıkaran uyaranlar bellidir. Çünkü uyarıcı tepkiden önce gelir. | Organizmada tepkiyi ortaya çıkarak uyaranlar belli değildir. Uyarıcı, tepkiden sonra gelir. |
Daha çok otonom sinir sisteminin kontrol ettiği salgı bezleri, iç organlar ve refleksif davranışlar olan küçük kas hareketleri (salya, terleme, göz bebeğinin küçülmesi) ile ilişkilidir. | İstemli olarak yapılan ve daha büyük ve karmaşık kas hareketleri ile ilgilidir. |
EDİMSEL KOŞULLANMADA TEMEL KAVRAMLAR
Edimsel koşullanma için önemli olan nokta, sergilenen davranışın pekiştirilip pekiştirilmemesidir. Pekiştirilen davranışın tekrar etme olasılığı artarken, pekiştirilmeyen davranışın ise yapılma sıklığı azalır.
PEKİŞTİRME
Pekiştirmeler meydana getirdikleri etkilere göre olumlu ve olumsuz pekiştirme olmak üzere ikiye ayrılır. Pekiştirmeleri meydana getiren uyarıcılara da pekiştireç denmektedir.
Olumlu Pekiştireç
Ortama konulduğunda belirli bir davranışın yapılma olasılığını artıran uyarıcılardır. Bu uyarıcılar organizma için doğal olarak eksikliğini hissettiren (su, yiyecek, cinsellik) uyarıcılarsa birincil pekiştireç; organizma için başlangıçta nötr iken sonradan birincil pekiştireçler ile ilişkilendirilen (para, statü, puan) uyarıcılarsa ikincil pekiştireçlerdir.
Örnek: Odasını temiz tutan çocuğunun annesi tarafından övülmesi, işyerinde çalışan birisinin yaptığı güzel işlerden dolayı prim alması.
Olumlu Pekiştirme
Organizmanın yapmış olduğu bir davranışın sonucunda, istenilen, hoşa giden bir uyarıcının yani olumlu pekiştirecin verilmesidir. Bu sayede davranışın yapılma sıklığı artılır.
Örnek: Bir çalışanın işyerinde yaptığı güzel çalışmasından sonra prim alması, onun bu davranışı tekrardan yapmasını sağlar.
İkincil Pekiştireç Türleri
İkincil pekiştireçler genel olarak sosyal, etkinliksel, sembolik, nesnel olarak gruplanır.
Sosyal pekiştireçler, insan ilişkilerinde anlam ve değer ifade eden uyarıcılardır. Gülümsemek, sevdiğini dile getirmek, onaylamak sosyal pekiştirece örnek olarak verilebilir.
Etkinliksel pekiştireç, bireyin sözel ya da bedensel bir uğraşı yerine getirmesidir. Tiyatroya gitme, kitap okuma, oyun oynamak
Sembolik pekiştireçler, kendi başlarına bir anlam ifade etmeyen, ancak bir pekiştireçle değiş tokuş edilebilen jeton, puan, para, yıldız gibi pekiştireçlerdir.
Nesnel pekiştireçler ise bir davranışın sonunda istenilen bir nesnenin verilmesidir. Buna örnek olarak renkli kalem, kitap, bisiklet, ayakkabı vb. nesneler gösterilebilir.
Olumsuz Pekiştireç
Ortamdan çıkarıldığında belirli bir davranışın yapılma sıklığını artıran uyarıcılardır. Burada birincil ve ikincil olmak üzere iki türlü olumsuz pekiştireç vardır. Birincil olumsuz pekiştireç, organizmayı rahatsız eden, yaşamını tehdit eden, ona rahatsızlık veren uyarıcılardır. Dayak, hakaret, gürültü, aşırı soğukluk, şiddetli ışık birincil pekiştireç konumunda gösterilebilir. İkincil pekiştireç ise nötr durumundaki bir uyarıcının birincil pekiştireçle ilişkilendirilmesi sonucu oluşur. Surat asmak, düşük not vermek.
Olumsuz Pekiştirme
Organizma için rahatsızlık veren bir uyarıcının ya da olumsuz pekiştirecin ortamdan çıkması sonucu, davranışın yapılma sıklığının artmasıdır.
Evde ders çalışan bir öğrencinin evdeki kalabalık yüzünden ders çalışmak için kütüphaneye gitmesi. Ne zaman evde ders çalışmak için rahatsızlık duyarsa kütüphaneye gitmeye devam etmiştir.
KAYNAĞINA GÖRE PEKİŞTİRME TÜRLERİ
Pekiştirme içsel ve dışsal olmak üzere ikiye ayrılır. İçsel pekiştirmede, davranışın sonunda gelen pekiştirici uyarıcı çevreden değil bireyin kendisinden kaynaklanır. Kitap okumaktan haz alma, şiir okumaktan mutlu olma, proje hazırlamayı seven birisinin proje tamamlandıktan sonra yaşadığı İçsel doyum buna örnek olarak verilebilir. Dışsal pekiştirmede ise davranışın sonucunda gelen pekiştirici uyarıcı, çevre tarafından verilir. Derste konuşmak için parmak kaldıran bir öğrencinin övülmesi, dişlerini fırçalalayan bir çocuğa annesinin ona istediği yemeği yapması gibi.
PEKİŞTİRME TARİFELERİ
Pekiştirme tarifeleri edimsel koşullanma sürecinde, organizmanın hangi pekiştirmeye göre en iyi koşullanmayı sağladığını öğrenmek için hazırlanmıştır. Pekiştirme tarifesi, tepkiyi izleyen pekiştireçlerin verilme biçimini kapsamaktadır. En çok kullanılan pekiştirme tarifeleri sürekli pekiştirme, aralıklı pekiştirme, zaman aralıklı pekiştirmeler ve oranlı pekiştirmelerdir. Edimsel koşullanma sürecinde oluşturulan pekiştirme tarifeleri aşağıdaki tabloda listelenmiştir.
Sürekli (Devamlı) Pekiştirme
Organizmanın istenilen her davranışının ardından pekiştirilmesidir. Bu pekiştirme tarifesi yeni beceri ve kavramların kazanılmasında çok etkili bir yöntemdir. İstenilen davranış öğrenildikten sonra pekiştirme tarifesi değiştirilmelidir, çünkü sönmeye karşı en az dirençli tarife sürekli pekiştirmedir.
Örnek: Sabahları yatağını düzelten çocuğa annesinin her defasında ona bir şeker vermesi, çocuğun bu davranışı kazanması için güzel bir yoldur. Ancak bu davranış pekiştirildikten sonra başka tarifeye geçilmezse zamanla şekerin pekiştireç etkisi azalacak ve çocuğun bu davranışı sönmeye başlayacak.
Aralıklı Pekiştirme
Organizma için bir pekiştireç her davranışının sonunda değilde farklı zaman veya durumlarda çıkıyorsa aralıklı pekiştirme vardır demek. Aralıklı pekiştirme zaman aralıklı ve oranlı pekiştirme olmak üzere ikiye ayrılır. Yukarıdaki tablodan da görüldüğü üzere ikiye ayrılan bu pekiştirmeler sabit ve değişken olmak üzere kendi içinde ikiye ayrılmaktadır.
Zaman Aralıklı Pekiştirme
Zaman aralıklı pekiştirmede, yapılan bir davranışın pekiştirilmesi için belli bir zamanın geçmesi söz konusudur. Bu zaman aralığında davranışın kaç defa yapıldığının bir önemi yoktur ancak istenilen davranışın en az bir kere yapılması gerekir. Aşağıda zaman aralıklı pekiştirme türlerine bakalım.
Sabit Zaman Aralıklı Pekiştirme
Organizmanın belli bir zaman aralığında davranışları pekiştirilir. İstenilen davranışın kaç kere yapıldığı önemli değildir. Önemli olan son pekiştireçten sonra geçen zamandır. Burada organizma ne zaman pekiştirileceğini bilir.
Örnek: Bir öğretmeninin sınıfta yüksek not alan öğrencileri her dönem sonunda sinemaya götürmesi. Memurlara her yılın Ocak ayında maaşlarına zam yapılması.
Değişken Zaman Aralıklı Pekiştirme
Pekiştirmenin uygulanması farklı zaman aralıklarının sonunda gerçekleşir ve organizma bunun ne zaman olacağını bilemez. Değişken aralıklı pekiştirme, sabit aralıklı pekiştirmeye göre daha etkilidir, ancak değişken oranlı pekiştirme kadar etkili değildir.
Örnek: Sabahları yatağını düzelten çocuğa annesinin bazen ikinci seferde bazen de üçüncü çocuğuna şeker vermesi. Bir öğretmenin bazen haftada bir bazen iki haftada bir bazen de haftada iki defa öğrencilere sınav yapması.
Oranlı Pekiştirme Tarifeleri
Oranlı pekiştirmede, zamanın bir önemi yoktur. Önemli olan olan organizmanın istenilen davranışı kaç kere yaptığıdır. Oranlı pekiştirme tarifeleri sabit ve değişken oranlı olmak üzere kendi içinde ikiye ayrılır.
Sabit Oranlı Pekiştirme Tarifesi
Sabit oranlı pekiştirme tarifesinde yukarıda bahsedildiği gibi zamanın bir önemi yoktur. Önemli olan organizmanın istenilen davranışı kaç kere yaptığıdır. Bu uygulamada organizmanın belli sayıdaki davranışları pekiştirilir. Organizma yapacağı kaç davranış sonucunda pekiştireç alacağını bilir.
Örnek: Bir banka kredi kartı dağıtmak için müşterileri arayan çalışanlarına, bulacakları her beş müşteri için ekstra ücret vereceğini söylemesi. Bir mağazanın her 100 TL’lik alışverişine 10 TL indirim vermesi. Üç kola kapağı getirene bir sakız hediye verilmesi gibi.
Değişken Oranlı Pekiştirme Tarifesi
Pekiştirme tarifeleri içinde en etkili olanı değişken oranlı tarifedir. Çünkü organizma, yapacağı kaç davranıştan sonra pekiştireç geleceğini bilmez. Bundan dolayı son pekiştirecinden sonra istenilen davranışı yapma eğilimi artar.
Örnek: Bir banka kredi kartı dağıtan çalışanlarına bazen buldukları üç müşteri için, bazen beş, bazen de iki müşteri için ekstra ücret vermektedir. Bir öğretmen sınıfta bazen üç soruya bazen iki soruya cevap veren öğrencilerine puan verir.
PEKİŞTİRME İLE İLGİLİ BAZI DEĞİŞKENLER
Bir pekiştirmenin etkisi pekiştirecin büyüklüğü, organizmanın pekiştirece ihtiyaç duyma düzeyi, tepki-pekiştireç arasındaki zaman aralığı gibi etmenlerden etkilenir.
Pekiştirecin Büyüklüğü
Pekiştireç miktarının artması ya da azalması organizmanın davranışı üzerinde etkilidir. Yapılan çalışmalarda pekiştirecin büyük miktarda verildiği durumlarda istenilen davranışta artma olurken, pekiştirecin yeteri kadar büyük verilmediği durumlarda istenilen davranışta yeteri kadar artma olmamaktadır. Pekiştirecin büyüklüğüyle davranışın artmasına aynı zamanda ‘crepsi etkisi’ denmektedir.
Örnek: Okulda öğrencilere verilen proje ödevlerinin bitirilmesi notlara ekstra puan olarak yansıtılır. Eğer puan yüksek verilirse, öğrenciler daha hızlı ve güzel bir proje hazırlar. Puan az verilirse, projenin yapılması geç olur ve yeteri kadar özen gösterilmeyebilir.
Pekiştirece İhtiyaç Duyma
Organizmanın pekiştirici uyarıcıya yönelik yoksunluğu da bu yoksunluğun süresi edimsel koşullanmanın sonucunu belirleyen en önemli etmendir. Yoksunluk süresinin artması organizmanın sergileyeceği performansın da artmasını sağlar.
Tepki-Pekiştireç Arasındaki Zaman Aralığı
Araştırmalar pekiştirme ilkesinin çalışabilmesi için tepki ile pekiştireç arasında geçen zaman aralığının çok kısa olması gerektiğini gösterir. Tıpkı bitişiklik kuramındaki gibi pekiştirecin geç verilmesi davranışın tekrarlanma olasılığını düşürmekte ve pekiştirecin etkisinin azalmasına yol açmaktadır.
Pekiştirme ve Davranışın Topografyası
Pekiştirme, davranışların sadece sıklığında değil aynı zamanda topografyasında da etkilidir. Topografya, davranışı meydana getiren fiziksel özelliklerdir. Bir davranış pekiştirildiği zaman, pekiştirilen o davranışın şekli, kuvveti ve süresi de değişir.
Örnek: Çocuklar alışverişe gittiğinde istediği bir şeyi annesi almazsa çocuk ağlama davranışı gösterebilir. Eğer ağlama davranışı işe yararsa çocuk başka zamanlarda istediğini almak için daha fazla ağlama davranışı gösterebilir.
Davranışta Kontrast
Bir davranışın farklı ortamlarda sergilenmesine karşın bu ortamlardan birinde pekiştirilip diğerinde pekiştirilmesine bağlı olarak bu davranışın pekiştirilmemiş ortamda gösterme sıklığının azalıp pekiştirilen ortamda göstermez sıklığının artmasıdır. Başka bir deyişle davranışta kontrast, davranışın sonuçlarının belli bir koşul altında değişmesi, başka koşullarda aynı davranışın sıklığında değişmeye ( artış ya da azalış biçiminde) yol açmasıdır. Edimsel koşullanma sürecinde pekiştirilen davranış, başka ortamda da gösterildiğinde pekiştirme artarsa davranışın sıklığı da artacağı için buna pozitif kontrast denmektedir. Eğer davranış başka yerde gösterildiğinde istenilen pekiştireç alınmazsa, davranışın yapılma sıklığı azalacaktır. Buna da negatif kontrast denmektedir.
Örnek: Dişlerini ablasının yanında fırcalayan bir çocuğa ablası bir şeker verir. Daha sonra çocuk abisinin yanında dişlerini fırçaladığında abisi ona iki şeker verir. Bunun sonucunda çocuğun abisinin yanında dişlerini fırçalama eğilimi artacaktır (pozitif kontrast)
Örnek: Evde istediğini ağlayarak yapan bir çocuk okula başladığında istediğini yaptırmak için ağladığında bunun işe yaramadığını görür ve bu davranışını yapma eğiliminden vazgeçer (negatif kontrast)
Davranış Şekillendirme/ Biçimlendirme (Kademeli Yaklaşma)
Kademeli yaklaşma, organizmanın repertuarında hazır bulunmayan ve başkası tarafından davranışlarının şekillendirilerek istenilen tepkiyi oluşturma sürecidir. Edimsel koşullanma sürecindeki kademeli yaklaşma bir davranış şekillendirme yöntemidir. Organizmanın ilk hedef davranıştan istenilen son hedef davranışa kadar kademe kademe pekiştirilip davranışın oluşmasını sağladığı için kademeli yaklaşma denilmiştir. Kademeli yaklaşma süreci aşağıdaki gibi işlenmektedir.
- Organizmanın içinde bulunduğu şu anki durumda neler yapabildiğini belirleme
- Hedef davranışları belirleme
- Organizmanın hedef davranışı yapabilmesi için, davranışı alt basamaklara ayırmak.
- Organizmanın hedefe giden her alt davranışı her yaptığında pekiştirme vermek. Ta ki hedef davranış yapılana kadar.
Örnek:
Aşama 1. Sağlıklı bir güvercinin bulunması. Güvercin gagasını normal şekilde kullanmakta ve yürümekte sıkıntı çekmemektedir.
Aşama 2. Hedef davranış olarak güvercinin kafesin içindeki kırmızı düğmeye gagasıyla vurması ve bu sayede yemi alması.
Aşama 3. Güvercinin kırmızı düğmeye yaklaşması, yanında durması gibi alt hedefler belirlenir.
Aşama 4. Güvercin kırmızı düğmeye yaklaştığında, yanında durduğunda pekiştirilir. Böylece güvercin, kırmızıya düğmeye yakın yerde bulunma davranışını daha da artırır ve zamanla o düğmeye basma davranışı gösterir. Böylece güvercin her acıktığında gagasıyla düğmeye vurarak yem alır.
Premack Etkisi
Ayrımlı olasılık ilkesi olarak da adlandırılan bu kavram, bazı durumlarda tepkinin yapılması bir uyarıcıya değil başka bir tepkinin varlığıyla oluşur. Organizmaya farklı iki etkinliğe ulaşım serbestliği verildiğinde, bu iki etkinlikten kendisinin hoşuna gideni tercih edecektir. İşte tercih edilme olasılığı düşük olan diğer etkinliğin ön koşul olarak verilmesine premack etkisi denir.
Örnek: Çocuklara akşam saatlerinde ders çalışma ile televizyon izleme serbestliği verildiğinde çocuklar genelde televizyon izlemeyi tercih ederler. Çocuklara ‘ders çalışmanı yapıp bitirsen eğer televizyon izleyebilirsin’ demek buna örnektir.
Yemeğini bitirirsen parka gideriz
Evi temizlersen sinemaya gidebilirsin.
Koşullu Anlaşma
Koşullu anlaşma, genellikle bir öğretmen (ya da yetişkin) ile çocuk arasında gerçekleştirilen ve çocuğun başarması gereken bir işi esas alan, genellikle yazılı olan (bazen sözlü olabiliyor) karşılıklı anlaşmadır. Koşullu anlaşma bazen birlikte hazırlanır, bazen de yetişkin koşul maddelerini hazırlayıp çocuğa verir. Bu anlaşma kişiler arasında olduğu gibi, bir bireyin kendi kedisine de yapabilir.
Örnek: Sınıfta ders çalışıp düzenli ödev yapan üç öğrenciye öğretmenin dönem sonunda sinema bileti hediye edeceğini söylemesi
Örnek: Bir öğrenci kendi kendisine hazırladığı bir programa bir hafta boyunca uyarsa, bir gününü geziye ayıracağını söylemesi.
Not: Koşullu anlaşma ile premack etkisi birbirine benzese de şu noktalarda birbirinden ayrılır: premack etkisi kısa zaman diliminde ve her zaman başkasıyla yapılırken, koşullu anlaşma daha uzun bir süreyi kapsamakta ve bunu birey kendi kendisine de yapabilir. Ayrıca koşullu anlaşmada bireyin istemediği durumlar anlaşmada pek yoktur.
Batıl Davranış
Batıl davranış, belli bir davranışın kasıtlı olmadan pekiştirilmesi sonucu ortaya çıkar. Burada pekiştirilen davranışın tesadüfi bir şekilde gerçekleştiği ve davranışla hiçbir ilişkisinin olmadığı bilinmelidir. Ancak organizma pekiştirilen bu davranışı daha sonra da yapma eğilimi içine girer. Skinner güvercin deneyinde, güvercinlere yem verirken bunu 15 saniyede bir yapacak bir düzenek hazırlar. Yem almak için herhangi bir davranışın yapılmasına gerek yoktur. Ancak güvercinler yem almadan hemen önceki davranışları yapmaya tekrar eder. Kimisi etrafında döner, kimisi başını sallar, kimisi bir yeri gagalar.
Örnek: Kız arkadaşının hediye ettiği kalemle sınava giren Kamil, sınavının iyi geçmesi sonucu artık tüm sınavlarında o kalemi kullanması.
Örnek: Yolda yürürken bir merdivenin altından geçen birisinin kayıp düşmesi sonucunda, bu olayı merdivenin altından geçmeye bağlaması ve ne zaman bir merdiven görse altından geçmemeye özen göstermesi.
Edimsel koşullanmanın devamı için tıklayınız.
Bir yanıt yazın